20 Ocak 2014 Pazartesi

Trabzon İmparatorluğu’nda Gemicilik* (2) A. BRYER

Çev. Tuğçe Müge SAKARYA**

İmparatorluk gemilerinin neye benzediği bilgisine sahip olduğumuz için şanslıyız, Trabzon’da bulunan Aya Sofya Kilisesinin rahibe manastırının duvarlarında, çoğunluğu nartekste ve apsisin dış duvarlarında olmak üzere yaklaşık 100 adet gemi resmiü var14. Bunlar, muhtemelen bir gemini kızaktan suya indirilmesi ya da önemli bir yolculuk öncesine ithafen yapılmış. Benzer gemi resimleri güney Yugoslavya’daki Ohrid’de bulunan Aya Sofya Kilisesinin üst narteksinde de bulunmaktadır.

Trabzon’daki Aya Sofya’da bulunan Russell Trust keşif heyetinden Bayan June Winfield kilisede bulunan gemi resmi örneklerinden bazılarını kullanmama izin verdi15
. İkinci bir kaynak da, Trabzon’da gördüğü gemi çeşitlerini betimlemek için altı farklı kelime kullanan, sarayın kronik yazarı Panaretos’tur. Panaretos; adet olduğu üzere, aynı şeyi betimlemek üzere mümkün olduğunca çok çağdaş ve klasik terim kullanmıştır ve güvenilir bir kaynak olmayabilir. 
Üçüncüsü ise, Ceneviz ve Venedik gemiciliği ve tüm ortaçağ gemicilerinin müşterek olarak kullandığı lingua franca hakkında bereketli bir ortaçağ İtalyan kaynağıdır16.

En büyük gemi, XIII. yüzyılın ortalarında Zigana Tebriz yolu tekrar açıldığı zaman Karadeniz’de Cenevizliler tarafından tanıtılmış olan navis bucius idi. Bu gemilerin uzunluğu 110 ft. ve yük taşıma kapasiteleri 400 ton ile 600 ton arasındaydı.


Resim 1, 2. Aya Sofya'dan navis bucius ya da daha geniş katergon grafitisi.
Çizimler Bayan June Winfield (ölçekli değil)
Bunların bir, iki ya da (nadiren) üç güvertesi ve iki direği bulunurdu. Daha küçük olan baş direğe arbor de prova veya de proda, daha büyük olan ana direğe ise arbor de medio adı verilirdi. Karadeniz’deki bölgesel gemicilikte kullanılan kare yelkenden farklı olarak; bunların yelkenleri genellikle pamuklu kumaştan ya da bazen daha pahalı branda bezinden yapılmış latin yelkeniydi (üç köşeli yelken). Yüksek bir orlum ya da pupaları bulunurdu. Gemiler bazen küreklerle donatılırdı ve o zaman bunlara tarida adı verilirdi. İkinci resim üzerindeki çapraz kuru tekne, kürekleri temsil ediyor olabilir. Gerçekten de Leunclavius Onomasticon’unda şöyle yazıyor: ‘Caterga, tam Turcis quam Graecis hodiernis sunt Triremes et Galeae: qua etiam voce nunc Graeci utuntur, galeas nominantes, quae majoribus ipsorum quondam Triereis erant.” (Caterga; tıpkı Türklerde olduğu gibi Yunanlılarda da bugün kullanılan katerga'lar: Triremler ve Gali (Galea) lardir. Şu anda ise, Yunanlılar bunları Galea (Galiler) lar diye adlandırırlar, ki bunlar bir zamanlar bizzat onların Triremlerinin coğunluğunu oluştururdu.) Bu Latince cümlenin Türkçeye çevirisi için Sayın Esra Yalazı’ya teşekkür ederim.

Aleksios bu tarz gemileri 1380 yılında Harşit Dere’nin ağzına yaptığı uzun yolculukta, 600’den fazla adamı naklettiğinde kullanmış olabilir, aynı çeşidin 1100 hacıyı Kutsal Topraklara taşıdığı da biliniyor. Fars İlhanı, büyükelçi olarak Çinli Nesturi keşiş Rabban Sauma’yı 1287’de Trabzon’dan Konstantinopolis’e yolladığında, bindiği gemide 300 kişinin daha olduğunu öğrendi. Bu kadar büyük bir gemi muhtemelen bir Ceneviz navis bucius idi21.

II. Mehmed donanmasını buraya getirene dek Karadeniz’de görülen en büyük gemiler muhtemelen İtalya’da yapılmıştı ancak -Khalkokondyles bir tek önemli istisna kaydetmiştir. 1461 ylında II. Mehmed, Trabzon İmparatorluğu’na bitişik olan Kastamonu Emirliği’nin başkenti Sinop’u zaptettiğinde; buranın hükümdarı İsmail İsfendiyaroğlu Bey’in, büyüklük açısından bu dönemin en büyük Ceneviz ve Aragon gemilerine rakip olabilecek, 900 tonluk (pithoi) bir gemi yaptırdığını öğrenmiştir22.

Trabzonimparatorlarının bu derecede maceraperest gemi inşacısı olduklarına dair bir  kanıt yoktur.

Katergon'dan sonra geç dönem Bizans yazarlarının gemi için en sık kullandığı kelime barka, bakla veya barkopoula dır. Bu üç değişik biçim de Panaretos23 tarafından kullanılmıştır ve bu kelime Levant’ın24 lingua  francasının bir parçası olmamakla beraber gemi kelimesinin türetildiği yaygın bir modern Yunanca kelimedir. Panaretos bir kerede Kırım’da Kefe Limanı’ndan Ceneviz karavelaları için karabia25 kelimesini de kullanmıştır. Zakinthos, Venedik ile 1364’te yapılan Trabzuntine antlaşmasında geçen karabianın tüccar gemileri olduğunu emin bir şekilde öne sürer, ancak bu kelime; aynı zamanda XV. yüzyılın sonlarında Osmanlı donanmasında tercih edilen küçük, hızlı yelkenli gemiler için de kullanılırdı26

Venedik coque veya cog da aynı gemi tipiydi ve Mora kroniğindeki kokos veya karabion kelimelerinin de birbiriyle değiştirilebilir nitelikte olduğu görülmektedir. Bu tip gemiler navis buciustan farklı olarak; hız ve yolcuların rahatı için tasarlanmış olmakla beraber, bazı silahlı 1400 lük coquelar daha büyük bu gemiyle aynı düzeyde olup bunun yerini almıştır27. Barka, karabia ve kokoi büyüklüklerine göre fazlaca çeşitlilik gösterirdi ancak yine de hepsinin bir tane direği, yüksek pupası bulunurdu ve kürek yardımı bulunmazdı. 3 ve 6 numaralı resimlerde bu tip gemiler resmedilmiştir; yine de hangisinin barka, hangisinin karavel ve hangisinin coque olduğunu ayırt etmek zordur. Resmedilmiş dört gemiden üçü, İmparatorluk tarihinin son yüzyılında Ceneviz ve Trabzon arasındaki yoğun ticari ilişkileri finanse etmiş olan St. George Bankasının ve Ceneviz’in sembolü olan Aziz George haçını taşımaktadır. Bu durum barkanın en yaygın olarak kullanılan Ceneviz gemisi olduğunu düşündürmektedir ve gerçekten Panaretos, Frank gemileri için genel terim olan katergonu kullanmadığı zaman bunlara barka veya karabion demektedir.

Özel kadırga (galea, galeotus veya sagitta) Karadeniz’de sık olarak kullanılmıyordu. Daha kısa yollar için, örneğin Ceneviz- Marsilya yolu için uygundu. Resim 7; kare yelkenlisi ve flandrası bulunan 50 kürekli büyük kadırga tipine iyi bir örneği göstermektedir. 

Kadırgaların genellikle, birkaç adet küçük direği ve hafif rüzgarlarda kullanılmak üzere mümkün olduğunca  çok yelkenlisi bulunurdu; bunlar, Karadeniz’de çıkan ani fırtınalara uygun değildi ve Aya Sofya’da bulunan resimde pek az sayıda kadırga resmedilmiştir. Resim 7 de gösterilen kadırganın ayrıca şahmerdan ve iki ağır yanal dümenle (timones) donatılmış olduğu açıkça ayırt edilebilir. Bunlar, Bizans’ta barkalas29 olarak bilinen dümenciler tarafından kontrol edilirdi ve kadırgaya özgü değildiler. Bunlar; XII. yüzyıl büyük İtalyan
gemilerinin sancağa dönüp limana yanaşmasındaki kolaylığı, bir atın yularından tutularak döndürülmesi kadar basit bir biçimde gerçekleştiğini anlatan Joinville’in hayranlığını uyandıracak derecede etkiliydiler30.
 Resim 3,4,5,6 Orta büyüklükte barka ve gemi grafitileri Aya Sofia Trabzondan.
Resimler ölçekli değildir. 4,5 ve 6. resimler Bayan June Winfield
Resim 3 yazarın notlarından
Panaretos; griparion, paraskalmion ve xylarion adında daha küçük üç gemi çeşidinden bahseder. Her ne kadar bu isimler Akdeniz lingua francasında pekçok gemi çeşidi için kullanılıyordu. Ancak, Trabzon İmparatorluğunda kullanılan griparion ve paraskalmion Pontus’a özgüydü ve belki de çok eski gemi çeşitlerinin kalıntılarıydı. XIII. yüzyıla dek griparion veya gryparion kelimesi, orta boyda herhangi tek direkli balıkçı teknesi ya da sahil ticaretinde kullanılan gemileri ifade ederdi33. Kıbrıs kroniği Makhairas’daki bu kelimeyi Dawkins, ‘kayık34 ’ olarak tercüme eder. Yunan portolan haritalarında bu, küçük tek direkli taşıma gemisini adlandırmak üzere kullanılırdı35. Bu kelime üç adet Trabzon kaynağında kullanılmıştır. Trabzon’da bir XIV. yüzyıl kanun koruyucusu (nomophylax) olan İoannes Eugenikos, bunun katergondan daha küçük olduğunu açıkça belirtmiştir36. Panaretos griparianın savaşta kullanılmış olabileceğini belirtir37. Son olarak, 1432 Trabzon altın bullası (chrysobull), griparianın balıkçılıkta kullanıldığına işaret ediyor38.


Resim8 ve 9 Ortaçağ Trabzon Paraskalmia'sı. 
Resim Bayan June Winfield, Resim 9 yazarın notlarından. 
Her ikisi de Trabzon Aya Sofia'dan.
Trabzon’a özgü; direkli balıkçı teknesi olarak ya da sahil ticaretinde kullanılan bu tür bir gemi
çeşidi bulunmaktaydı. Bu; tek direkli, latin yelkenli ve genellikle folk yelkeni olan, karavela tipi inşa edilmişti. Bunun özelliği kıç kısmının yapısının yatık olmasıdır. Antik Yunan kadırgalarında olduğu gibi; kıç kısmının önce kumsala çekilebilmesine imkan vermek amacıyla, denizden aşağıdaki kıç bodoslaması yuvarlanmıştır. Kıç kısmının çapraz kirişi açıktır, bir taraftan öbür tarafa yan yana ara verilmeden kalasla bağlanmıştır. Yükler sahile, kıç kısmından iskele tahtası vasıtasıyla indirilirdi39. Levha I de görülen bu tip, yirmi yıl öncesine kadar yaygın olarak kullanılmaktaydı, ancak bugün Pontus kıyılarında nadiren görülmektedirler.

Levha I Çağdaş güvertesiz griparia, O.G.S. Crawford tarafından 1932 yılında
çekilen bir fotoğraf.
( Fotoğraf: O.G.S. Crawford Koleksiyonu, Oxford Ins. of Arch. )

Levha II Çağdaş Trabzon Paraskalmia'sı, O.G.S. Crawford tarafından 1932'de
çekilmiş bir fotoğraf. Karşılaştırınız resim 8 ve 9.
( Fotoğraf: O.G.S. Crawford Koleksiyonu, Oxford Ins. of Arch. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder