18 Ocak 2014 Cumartesi

BİRAZ DAHA TIRANDİL...... SÖYLENCELER & SÖZLÜ TARİH

Pelias, “Peki sen nasıl istersen öyle olsun. Ama bakıcıların istediği bir şey var. Zeus üstüne yemin ediyorum ki, Altın Post’u getirirsen tahtı sana bırakacağım” derken, Altın Post’u aramaya giden kişinin bir daha geri dönemeyeceğini düşünüyordu.
Böylesi bir maceraya atılma düşüncesi İason’un kanını kaynatmaya yetti. Hemen tüm Yunanistan’a haber salınarak bu maceraya katılmak isteyenler toparlandı, diğer yandan tekne hazırlanmaya başlandı....

Söylencelerle günümüze kadar ulaşan çizimleri ve 1984 yılında ünlü İngiliz tarihçi ve maceraperest Tim Severin'in, “Argo” teknesinin replikasıyla yaptığı “Altın Post” yolculuğundan görüyoruz ki, İason’un, Altın Post’u aramak için denizlerle savaştığı tekne, günümüzün tirhandilinden çok da farklı değil.

Çalışma Tanrıçası Ergane ve Pallas Argo'yu inşa ediyor.
        İlginizi çeker ise  Argo ve Argonotlar .......   http://www.argonauts-book.com/index.html
The Argo, Constantine Volanakis, before

1907 (Wikimedia Commons)
Tarih içinden gelen bir tekne olan tirhandiller, güçlü formları kadar göz okşayıcı görünümleri ile de günümüzde efsanevi birer kahraman olarak, özellikle Akdeniz’de zarifçe seyrediyorlar.

./...

Tirhandillerin en büyük özelliği, eninin boyunun üçte biri olması (ustalara göre daha fazlası bile olabiliyor), bunun yanı sıra baş ve kıçının benzer biçimde, ay şeklinde bodoslamaları, (Burada yanlış bir tanımlama var. Baş bodoslama kavisli kıç bodoslamaları düz hat)geniş bir karna, yuvarlak gövdeye sahip bulunması diğer önemli özellikleri. Alçak ve kavisli yapısı teknenin güzelliğine güzellik katarken onu denizci de yapıyor. Genelde tek direkli olan tirhandiller başlangıçlarında yer alan Latin yelken donanımlarını günümüzde randa ve marconi donanımlara bırakmış durumda.

Usta denizci, yelkenli okul gemisi STS Bodrum’un mimarı Yücel Köyağasıoğlu tırhandillerin tarihinin Finikelilere hatta Mısırlılara kadar uzandığını belirtiyor. Yücel Beye göre Finikeliler başı kıçı bir ve sivri tekne formunu Mısırlıların papirusden yapılma teknelerinden almış ve zaman içinde küçük değişiklikler geçirerek günümüzdeki formuna ulaşmış.


Yük taşıması, sünger avından mavi yolculuklara...

Tam anlamıyla bir yelken teknesi olan tirhandil geniş karnı, sağlam yapısı ve fırtınalara karşı duruşu ile yük taşıma amaçlı kullanılmış uzun yıllar boyunca. Olabildiğince geniş karnı, üzerine konan yüke hem kucak açıyor hem de denize karşı direnç oluşturarak teknenin yüzerliğini koruyor, o dönemlerde yapılan tirhandillerin posta aralıklarının sıklığı ise insana parmak ısırtıyor gerçekten. Guletlerin Babası olarak bilinen ve aslında çok iyi de bir tirhandil ustası olan Bodrumlu Çolak Erol (Ağan) yaptığı tirhandillerden gözleri parlayarak söz ediyor.

-...9-10 metre bir tirhandilde posta aralığı olarak en fazla 20 santim bırakırdık. Reçineli, başında durarak kestirdiğimiz çamdan yapılan omurga ne yüke ne fırtınalara karşı bana mısın demez böyle olunca...

Eni ile boyu arasındaki oran tirhandile üstün bir manevra kabiliyeti katar. Yekeyi basınca hemen cevap verir ve neredeyse boyu kadar yerde döner bir tirhandil. Bu özelliği ile de sünger avcılarının uzun yıllar gözdesi olmuştur.

Yıllarca ekmeğini süngercilikten kazanan, şimdilerde 18 metrelik tirhandili Aksona Mancorna ile mavi yolculuk yapan, milli dalgıç Aksona Mehmet ile harika tirhandilini yaza hazırlarken yaptığımız söyleşi de şunları söylüyor.

-Zamanında sünger dalgıçları nargile ile dalarlardı, teknedeki elle çevrilen kompresörden dalgıca hortum aracılığıyla hava verilen bir sistem bu. Bu yüzden ki teknenin dalgıcı, çıkardığı hava kabarcıklarından, sürekli takip etmesi gerekiyordu. Bunu en iyi bir tirhandil teknesi ile yaparsınız, küreklerine yapıştı mı kıvrak hareketlerle dalgıcı rahatlıkla takip edebilir bir tirhandil. Zaten davul gibi bir karnı var, hem bizi(dalgıçlardan söz ediyor), hem aylarca sürecek sünger avımız için gereken kumanyamızı hem de çıkan süngerleri sığdırıveriyor o koca karna...

Tirhandiller gerek baş-kıç bodoslamalarının şekli gerekse karınlarının genişliği ile yelken seyrine çok uygun tekneler. Ustaların ustası Namilerin Mehmet’in torunu Mehmet Nami Uyav; “tirhandilin olmazsa olmazları var nüansları var” diyerek başlıyor konuşmasına;

-"Bordası, su hattına göre biraz daha açıktır. Su kesiminde patlayan denizi içeri almaz. Altından deniz geçiverir. Nasıl bir kavunun içinden çekirdeğini çıkarıp parmaklarınız arasında sıkarsanız kayıverir, işte tirhandilde deniz sıkıştırdı mı kaçıverir öyle"     Sözleriyle anlatıyor tirhandilin denizciliğini. 

Tirhandil ülkemize nasıl ve nereden geldi?. Tirhandil ustalarımız kimler?

Yücel Köyağasıoğlu’ndan dinliyoruz yeniden;

-Bodrum’da ki Osmanlı Tersanesi kalktıktan sonra bu civarlarda, neredeyse Çanakkale’den Antalya’ya kadar hiç bir imalathane kalmadı, tekne yapılmıyordu. Çok sonraları Güllük’teki deniz fenerinin emekli bekçisi ve eski bir tirhandil ustası olan Mehmet Nami Uyav’ın dedesi Namilerin Mehmet kafasına koymuş. Kalkmış Yunan adası Kalimnos’a gitmiş ve tekne yapımını öğrenmiş. O zamanlar tirhandil revaçta tabii. Gelmiş bir tirhandil yapmış kendisine ama babası tekneyi, mavnaya benzetip beğenmediği, için yakmaya kalkışmış. Altından girip üstünden çıkmışlar ikna etmişler, yakmaması için. Böylece buralarda yeniden tekne yapımına başlanmış.

Ardından Ziya Usta geliyor; Namilerin Mehmet’in çırağı olan Ziya Güvendiren.

Bodrum ahşap tekne yapımına yetişen bir çok büyük ustanın usta olmasına büyük emeği geçen, Aksona Mehmet’in deyişiyle “yattığı yer cennet olası” unutulmaz Ziya Usta’nın yaptığı tirhandiller hala dillerde ve denizlerde. Ziya Usta’nın yetiştirdiği ve sonrasında onların yetiştirdiği bir çok usta hala tekne imalatlarını sürdürüyor Bodrum İçmeler’de. Çolak Erol, İlkay Mıstık, Erol ve oğlu İsmail Özyurt, Kıvırcık Mustafa, Namilerin Mehmet’in torunu Mehmet Nami Uyav, Küçük Ziya bunların başında geliyor yine Ziya Usta’nın çırağı olan Ali Kemal Denizaslanı ise şimdilerde yaptığı tirhandil ve gulet maketleriyle tanınıyor.

Bu gün hala atölyelerinin başında olan bu büyük ustaların ağızbirliği etmişçesine “artık usta yetişmiyor bizden sonra bu tirhandil işi de bitecek” diye yakınıyorlar.

Bir tirhandil nasıl ve hangi malzeme ile üretilir?

“Önce tahtadan kalıbını yontarım, kalıp formuna oturunca ondan endaze çıkarırız ardından endazeye bağlı kalarak yapılan maketi yüzdürür, hatalar varsa düzeltir ve sonunda da omurgayı çatmaya başlarız” diye sözlerine başlıyor Mehmet Nami Uyav usta ve ekliyor: “Şimdilerde lamine üretim çok ama eskiden ağaç olarak çam kullanılırdı.”

 
Yakında Ionıa'nın da resmini koymak üzere....
Şimdilik bununla iktifa edin.
Yılların ustası Erol Ağan ise şöyle dile getiriyor kullanılacak ağacın seçimini;

-Bizim zamanımızda çam vardı, bol reçineli çamdan yapılan tekneler uzun ömürlü olurlar ama çamı da uygun olarak kesmek gerekir. Üç şey var ki çok önemli çam kesiminde; birincisi ay karanlıkken kesilecek ağaç, ağacı öz suyu köküne inmiş olacak. İki, ağaç kesildikten sonra mutlaka kabukları soyulacak ki, kurtlar yemeye başlamasın. Üçüncü ve en önemlisi çam mezarlık çamı olmayacak, hayretmez o ağaç. Bir de Ağustos sıcağında kesilen çam bir başka oluyor, taş oluyor taş, eskimek bilmez.

Erol Usta büyük bir alçak gönüllülükle devam ediyor.

-Eskiden rağbet tirhandillerdeydi. Baş kıç ölçülerini dikerdik, ortaya koyardık ondan sonra formamızı çekerdik. Turistik, yük taşıma ve süngerci için ayrı ayrı yapardık. Bir anda 3-4 tane yapardık. Yaptığım tirhandil sayısı ise hatırlayamayacağım kadar çok.

Gelişen teknoloji ve ithalatı kolaylaşan tropik denize daha dayanıklı ağaçların kullanılmasıyla birlikte günümüzde tirhandil üretiminde de laminasyon yöntemi uygulanmaya başlandı. Lamine üretim tirhandillerin gücüne güç katmış durumda. Büyük ustalar ağaç olmadan tirhandil olmaz deseler de polyester tirhandil üreten firmalar mevcut.

Şimdilerde unutulmaya başlansa da bir tirhandilin en büyük süsü baş-kıç bodoslamalarında ki ay şekli ve yıldız oyması olarak eski tirhandillerde bulunmaktadır.

 ./...

Geçmişte sünger avcılığında ve yük taşıma işleri için 7-12 metre aralığında yapılan imalatlar, talep üzerine 16-18 metrelere kadar uzamış durumda. Büyük boy tirhandiller genelde mavi yolculuklarda kullanılmak üzere yapılıyor.

./...

Yılların ustası Mehmet Nami Uyav, yaptığı 10 tirhandilin adını bir çırpıda sayıveriyor, bunlar içinde uzun zaman kendi kullandıkları da var:

-Tirhandil başka bir kayıktır, ufak da olsa sana öyle bir onur verir ki dümendeyken kendini Barbaros sanırsın. Güvenlidir de, onla denizcilik yapmak başka bir şeydir, denizciliğine doyamazsın, doyamazsın kardeşim. Fenercilik yaparken bir tane de 11 metre olmasına karşı 5.75 metre tirhandilimle giderdim fenerlere; onla ne denizlerle karşılaştım ne batılar yaşadım ama limana hep mutlu döndüm. Şimdi en büyük isteğim; yeni kuracağım atölyede bir süre sonra kendime 11 metre bir tirhandil yaparak emekli olmak.

Uzun yıllar boyunca denizlerimizden tirhandillerin eksik olmaması ve yeni ustaların yetişmesi dileğiyle...


Yukarıdaki, Tirhandil'i anlatan yazı Saner GÜLSÖKEN'den  derlendi ve Aksona Mehmet'inwww.aksona.com sitesinden alınmıştır. (Linki http://www.aksona.com/mavitur.php?sayfa=tirhandil)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder