8 Ocak 2014 Çarşamba

ADRİYATİK’TE KORSANLIĞIN YÜKSELİŞİ.

Tekne  satın almaya, bazen turistik geziye bazen de seyir yapmaya gidiyoruz. .......Adriya Denizi
acaba bir dönem nasıl bir dünya idi?

1571 İnebahtı savaşı Akdeniz’de büyük donanmaların karşılaştığı son deniz meydan savaşı görünümündedir ve bu tarihten sonra  Müslüman Türk Dünyasıyla Hıristiyan Dünyası arasında resmiyet kazanmamış bir barışa varıldığından korsanlık önemli bir hareketlilik göstererek büyük bir hamle gerçekleştirmiştir.

Adriyatik, 16. Yüzyılın ikinci yarısında artmaya başlayan  ve yüzyılın son çeyreğinde zirvesine ulaşan Akdeniz korsanlığının önemli bir mekânıydı. ./… Bu dönemde Adriyatik’in doğu sahilleri esas itibariyle Osmanlı hâkimiyetindeydi ve Venedik’e verilen ahitnamelerde varılan mutabakat sonucu denizde asayişin sağlanması Venedik’e bırakılmıştı. Bu nedenle, Osmanlılar bu denize Venedik Körfezi diyorlardı. Venedik, bu sularda Uskok ve diğer korsanlara karşı güvenliği sağlamak üzere merkezi Korfu’da bulunan bir sahil koruma filosu oluşturmuştu.

Bölgede gelişen bir güç olarak Osmanlı korsanları sahillerde inşa ettikleri kayık, sandal, firkate ve kalyata türündeki gemileriyle Adriyatik’te faal olan İspanya, Venedik ve Uskok korsanlarına ve hedeflerine karşı harekete geçmişlerdi; hatta 17.yüzyılın başlarında  Osmanlı gemi ve sahillerine zararları hat safhaya ulaşan Uskoklara karşı Avlonya, Gabele, Nova ve Kirka’da deniz üsleri kurulmuş ve savunma amacıyla buradaki Osmanlı savaş gemileri mücadeleye girişmişti.

ADRİYATİK’TE OSMANLI KORSAN ÜSLERİ

Adriyatik’te Osmanlı korsanlarına üs görevi gören üç ana bölge oluşmuştu.Korsanlıkla ilgili şikayetler dikkate alındığında bu üslerin sahillerdeki önemli bazı liman şehirleri ve kaleler olduğu tespit edilmektedir. Örneğin Hersek’te Nova; Arnavutluk’ta Avlonya ve Draç; Adriyatik’in güneyindeAyamavra, Preveze ve İnebahtı; MoraDa Moton ve Koron korsanların toplandığı sahil şehirleriydi ve bu kentler 17. Yüzyıldan itibaren korsan üsleri olarak tarihe geçti.

Osmanlının Adriyatik sahillerindeki ilk limanlarından olan Avlonya, sahip olduğu tersane ve kaptanlığıyla önemli bir deniz üssü konumundaydı. İspanya’dan getirilen Yahudilerin buraya yerleştirilmesi ile bir ticaret limanı haline gelmişti. Avlonya tüccarlarının en çok ticaret yaptıkları yerler Venedik kadar İtalya sahillerindeki Ancona ve Pulya’ydı.  Bu ticari hareketlilik nedeniyle Adriyatik’teki deniz korsanlarının ilgi odağı olan Avlonya, bazen kuzeydeki Uskokların, bazen de Venediklilerin saldırısına uğruyordu. Bu saldırılara karşı koymak için de Müslüman korsanlar ile Mağripli korsanlar Avlonya’da toplanıyordu.  Muhtemelen korsanlık olaylarının yaygınlaşmasıyla 16. Yüzyılın sonlarına doğru ticari önemini kaybeden Avlonya, Venedik’e ait Split’in 1590’da serbest liman haline gelmesi ile sadece askeri bir üs olarak kaldı.

Adriyatik’te Osmanlı korsanlarının toplandığı bir başka liman şehri olan Draç Via Egnatia denilen ve Balkanların içlerine uzanan tarihi ticaret yolunun en önemli başlangıç noktasında yer alıyordu. ./…. Özellikle Kuzey Afrika’dan gelen Mağribi korsanların üs edindikleri Draç, aynı zamanda korsanların elde ettikleri eşyaları getirip sattıkları önemli bir Pazar olarak da dikkat çekiyordu. Bu özendirici durum, Draç’taki askeri görevlilerin korsanlık yapmaya başlamasına ve olayların artmasına neden oldu. Nitekim, 5 Mayıs 1594’te Venedik’in Dalmaçya kıyısındaki Ragozniçe limanına gelen bir kadırga, her yıl Split’de düzenlenen bir panayıra katılan  Şibenik Beyi ve oğullarını ve diğer beyleri beklerken  üç Müslüman fırkatesinin saldırısına uğramış,  Şibenik Beyi ve oğulları  sağ kurtulmuştu. Levendler ise gemideki çok miktarda paraya el koyarak Draç’a gitmişlerdi.

Bu olay Osmanlı makamlarını zor durumda bırakmış, gereken tedbirlerin alınması ve izinsiz gemi donatarak denize açılan levendlere engel olunması konusunda bölgedeki idareciler defalarca ikaz edilmişti.  Aslında bu tür korsanlık hareketleri tüccarların Draç’a gelişini etkilemiş ve iskele gelirlerinin azalmasına neden olmuştu.

Draç’ta üslenen levendler, Novalı ve Cezayirli korsanlarla işbirliği yaparak Venedik ticaret gemilerine de baskın düzenliyordu; örneğin 1605’te farklı zamanlarda Adriyatik’te seyreden Maçuka, Marciliana Bone ve Marciliana Noris  ( M.C.G. demek ki o dönemde de gemi isimleri varmış  )adlı üç Venedik barçası ile iki kalyona el koyarak 400.000 altın değerindeki mal ve eşyayı esirlerle  birlikte Draç’a getirmiş ve orada satmışlardı. Bunu yaparken levendlerin işbirliği yaptığı Osmanlı askeri yöneticilerinin başında  Draç Ağaları geliyordu.

Sefer düzenlemek için bir başka yer de Nova Kalesiydi. 159’da bazı levendler  bir kalyata ile denize açılmış ve Korfu Boğazına giderek Venedik tüccarına düzenledikleri baskında  mallarını yağmalamışlardı../….

ADRİYATİK’İN ZORLU KORSANLARI USKOKLAR

16.yüzyılın başlarından itibaren Venedik ve Osmanlılar dışında Adriyatik’te görünen önemli bir korsan grubu Uskoklardı. Özellikle Osmanlılara karşı karada ve denizde faaliyet gösteren bu topluluk, Osmanlı tüccarlarının denizdeki korkulu rüyasıydı.  Uskoklar, 16.yüzyıl boyunca denizde Adriyatik’te ve karada Seng bölgesinde Habsburg İmparatorluğu’nun hizmetinde Türklere karşı baskınlar yaparak Hıristiyanların koruyuculuğu görevini üstlenmiş korsanlardı. Genel olarak Balkanlardaki Osmanlı fetihleri sırasında buraları terk eden savaşçı Hıristiyan mültecilerden oluşuyorlar ve yerleştirildikleri Hırvatistan-Slovenya bölgesinde Habsburg topraklarını Türklere karşı koruyorlardı. Bu özellikleriyle Uskoklar, Karadenize çıkan ve süratli tekneleri şaykalarla İstanbul Boğazına kadar gelip zarar veren Kazaklara (Don Kazakları) benzemektedirler.

./… Venedik ile işbirliği sayesinde denizden gelen ve Osmanlı topraklarına çıkan Uskoklar, Venedik tebasından aldıkları yardımla bölge halkına büyük zarar vermekteydi. Bu nedenle, Adriyatik’in kıyı bölgesinde olan ve Venedik’e tabi bulunan Zadra, Şibenik, Split ve Trogir’in hinterlandındaki pek çok Osmanlı köyü bu durumdan etkilenmekteydi. Ayrıca Uskokların deniz kenarına yakın yerlerdeki üstünlükleri nedeniyle buralarda yaşayan ve sayısı on bin haneye ulaşan Osmanlı reayası Uskoklara haraç vermek durumundaydı. ./……

1588’de Uskokların Nretva Nehri ağzından Zadar sınırlarına kadar olan bölgede her haneden bir Venedik altını haraç aldıkları tespit edilmektedir.

İdris Bostan
Beylikten İmparatorluğa
OSMANLI DENİZCİLİĞİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder