Laf arasında çok geçer “denizci tekne”
terimi. Çoğumuz anlatılanı az-çok hissederiz ama açıklamaya kalktığımızda
tekleyebiliriz. Bu nedenle yılların bilgi ve deneyimiyle bu kıstasları
oluşturmuş “büyüklerimizin” söylediklerine birlikte kulak kabartalım.
Teknelerden bahsederken sık sık kullanılan bir laftır “denizci”.
“Denizci tekne” dendiğinde, onun iyi bir tekne olduğunu anlarız ya da öyle
varsayarız. İyi de nedir bu denizci tekne? Nasıl bir şeydir? Denizci olmayan
tekne nedir ki, denizci tekne ne olsun? Her tekne denizde bir şekilde gitmiyor
mu zaten? Biri denizci de neden öbürü değil?
Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ama aslında işin doğrusu, evet bir tekne
denizci iken bir başkası olmayabiliyor. Bunun belli kıstasları var. Kafadan
uydurulmuş bir terim değil bu. Aslında “denizci” terimi, “denize elverişlilik”,
“denizin her koşuluna uyum” gibi açıklamalarla da zenginleşebilir ama dilimizde
şimdilik tam olarak söyleyebileceğimiz bir karşılık yok. “Denizci” demek en
iyisi galiba. İngilizcesi “seaworthy” bunun. Almanca “seetüchtig” ama
Fransızca’da, benim yukarıda yaptığım gibi bazı açıklamalar da eklemişler.
Öncelikle “marin” diyorlar ama ekliyorlar da, “qui tient bien la mer”. Evet
evet, biz en iyisi “denizci tekne” diyelim. Sanırım en uygunu bu.
NEDİR BU KISTASLAR
Denizci tekne dendiğinde aşağı yukarı ne hissetmemiz gerektiğini
biliyoruz ama “hadi tanımla bakalım şunu” dendiğinde, “eeeeeee, şeyyyyyy!” diye
kalakalıyoruz öylece. Pek çok tekne tasarımcısı ve uzmanının, yılların verdiği
deneyim ve birikimle ortaya koydukları var. Kriterler aslında belli. Bu nedenle
ıvır zıvır laflar etmektense, bu kıstaslara göz atmak gerek. Ama önceden
söyleyelim ki, elbette teknenin zor şartlara dayanıklılığı ve daha önemlisi,
zor hatta uç (ekstrem) şartlardaki davranış biçimi. Kriterlerin teması bu
(temas değil tema).
Herhangi bir tekne, bordadan aldığı, tam boyunun yüzde 55’i
yüksekliğindeki bir dalga üzerinde kırıldığında devrilebilir. Bu, her teknenin
başına gelebilir. Önemli olan, teknenin bundan sonra yapacaklarıdır. Yani
düzelip eski haline gelir mi gelmez mi? Bu çok önemli.
Ayrıca tekne, çok dik ve sert dalgalı denizlerde nasıl davranıyor? Her
dalgada içindeki insanları silkeliyor mu, yoksa daha rahat mı hareket ediyor?
Dalgaları göğsünde yumuşatıyor mu?
Pupadan gelen iri denizlerde, kontrolden çıkıp acayip hareketler
yapıyor mu? Yoksa bir şekilde o dalgayı geçiştirebiliyor, tolere edebiliyor mu?
İşte bunlar ve bunlara benzer kıstaslar belirliyor teknenin denizci olup
olmadığını.
Gelin en iyisi lafı uzatmadan, madde madde, uzmanların ve ünlü
tasarımcıların ortaya koydukları kıstaslara bakalım:
MADDE MADDE İNCELEYELİM
Tekne, 180
derece ters döndüğünde, yani tam alabora olduğunda, ciddi bir hasar almadan ve
batmadan, düzelebilmeli. (Bunun için en-boy, deplasman-balast gibi değerleri
önemli. Bunların belirli oranlarda olması gerek. Bunların ayrı ayrı hesapları
var ki burada ele almayacağız.)
Aşırı rüzgârda
tekne traverse çıktığında ya da kuru direk bırakıldığında, kendi başına
dalgalar arasında güvenle su üstünde kalarak içindekileri korumalı.
(Biliyorsunuz fırtına atlatma tekniklerinden biri traverse çıkmak, pasif
tekniklerden biri de kuru direk kalmaktır. Ama ne yazık ki her tekne, bu gibi
tekniklere pek uygun değildir. İşte ancak denizci teknelerle bu işler kolay ve
güzel olur.)
Tekne sert
denizlerde sarsmamalı, sert baş-kıç yapmamalı, çok sert yalpalara düşmemeli.
(Dalgalar ister pruvadan, ister pupadan, ister bordadan gelsin; tekne eğer
denizci ise, bu durumlarda içindekileri çok üzmeden ama elbette
sallanarak ki aksi mümkün değil, yoluna yumuşak hareketlerle devam eder.
Etmiyorsa, denizci değildir. Hani derler ya, böyle bir teknem olsun, yüz milyon
borcum olsun! Aynen öyle işte. Ama böyle tekneler var elbet ve ne yazık ki
bunların çoğu, modern tasarımlı seri üretim tekneler değiller. Kusura
bakılmaya!)
Her türlü hava
ve deniz koşulunda tekne iyi dümen dinlemeli, uslu ve ağırbaşlı davranmalı,
sert tepkiler vermemeli ve dengeli olmalı. (Kimi modern tekneler, hırçın
denizde dümen dinlemekte zorlanırlar. Oysa denizci teknenin dümeni,
bıraktığında bile kendiliğinden bir süre rotasını korur.)
Pupadan gelen
deniz ve rüzgârda tekne seri olarak yol almalı, iri denizler arkadan
çullandığında saçma sapan şeyler yapmamalı.(Çoğumuzun başına gelmiştir. Arkadan
iri bir dalga gelip teknenin altından geçtiğinde, tekne iskele-sancak yapar,
oraya buraya savrulur, dümencinin anasından emdiği süt burnundan gelir, tekne
broşa düşer vs. Oysa bunlar, belki çok uç koşullarda kabul edilebilir şeyler
olmalı, o uç koşulların altında öyle abuk sabuk davranışlarla
karşılaşmamalıyız.)
Çok ağır
koşullarda bile tekne rüzgâr üstüne seyredebilmeli, en azından korkunç bir
hızla rüzgâr altına doğru sürüklenmeden yol alabilmelidir. (Pek çok tekne,
rüzgâr üstüne seyrettiğini zannederken, rüzgâr altına doğru kim bilir nerelere
kayar gider. Bakarız pruvada bir burun, ona doğru gittiğimizi zannederiz ama
zaman geçtikçe pruva, rüzgâr üstünde kalır, biz nerelere gelmişizdir. İşte
denizci teknede bu durum, bu kadar çok ve bariz yaşanmaz.)
Aynı zamanda
denizci tekne, uzun seyirlerde taşıdığı ekibine yeterli bir yaşam alanı
sağlamalı, suyunu depolayabilmeli, erzakı depolayacak yeterli hacmi
barındırmalıdır. (Kimi iyi diye satılan teknelerde, bir haftalık erzak koyacak
yer bulamamak, herhalde iyi bir şey olmasa gerek. Öyle teknelere de denizci
dememek lazım sanırım. )
Seyir hızı da,
uzun seyirlerde belirli bir ortalamanın altına düşmemeli, tekne günlük
seyirlerde 100–150 mil arasında yolu rahatlıkla yapabilmeli.
İşte böyle efendim. Uzmanların ve ustaların görüşleri bu doğrultuda. Tabii
parantez içlerindeki görüşler bana ait, uzmanları tenzih ederim. Bu kıstaslara
bakarak kendi teknesinin denizci olup olmadığını düşünecekler arasında, “Hadi
yaaa!” diyecekler de olacaktır elbet. Ama boşverin. Teknenizle denizin tadına
varıyor musunuz, önemli olan bu. Burada yaptığımız, sadece bir kavramın teknik
açıklanmasıydı, hepsi bu. Denizci ya da değil. Bir tekneniz varsa ve onunla
denizin mutluluğunu ve keyfini yaşayabiliyorsanız, gerisi boş.
Tayfun TİMOÇİN
(Yelken Dünyası - Kasım
2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder