8 Ocak 2014 Çarşamba

Biraz daha teknik....

Daha önce de vurgulamıştım. Yunan tırhandillerinde orta posta/ tekne vasatında borda dik bir açı ile nihayetlenir. Oysa Türkiye uygulamasında açılmakta olan ve küpeşteye kadar devam eden dışa doğru açı devam eder ve lale yaprağı formunu andırır.
Bu teknede de vasatta borda dik olarak nihayetleniyor. IONIA'da da öyle olacak.

Bir diğer vurgulamam ikinci resimde tırhandilin kıç formu. Resimde de görüleceği üzere kıç omuzluk "dolu" yani omurgadan yukarı doğru hafif bir
S ile çıkmamış. Yani talamar yok. Bu çok da göze batmayan, dikkat de edilmeyen mini minnacık bir ayrıntı. Aşağıdaki IONIA resimlerinde kıç omuzlukların hafifçe ezildiğini ve eğrilere çok hafif bir talamar verildiğini fark edeceksiniz.

Dolu formlar tekneye cüz'i oranda yüzdürücülük katarken ne yazık ki yüksek oranda da "su tutar". Teknenin "ağırlaşmasına" neden olur. Talamar verilmiş bu bölge tekneye hız katar, suyun serbest akışını sağlar ve türbülansları engeller.

Aynı talamarı biz baş tarafta da verdik.
                                                                                           

Bazı yanlış anlamaları düzeltmek gerektiğine inanıyorum.
Tekne yapımı, özellikle de geleneksel tekne yapımı profesyonel birikim ve bilgi gerektiren bir iş koludur. Elde teknenin ayrıntılı planları olsa bile bazı kritik noktalar bilgi beceri ve deneyim gerektirir. Örneğin yalı kütüğü, ilk kaplama Galboard'un yerine çakılması, kemerelerde kırlangıç bağlantılar gibi ayrıntıları uzatabiliriz.

Ama amatörlere yönelik tekne yapım planları gayet anlaşılır ve kolay yapılır uygulamalardır. Genel olarak yapım mantıkları su kontrası, epoksi, elyaf uygulaması üzerine kurulmuştur. Düşünün ki 2 metreden 14 metreye kadar "dik&yapıştır" sistemi ile yapılan tekneler var.

Kıç tarafta talamar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder