Yaşadığım coğrafyada 3.000 yıl önce yaşayan uygarlığa duyulması gerektiğine inandığım saygıdan...
Anadolu yarımadasından kavimler ve uluslar geldi geçti. Her biri bir sonrakine kalıcı etnik, sosyal, kültürel miras aktardı. 21.yüzyıla geldiğimizde de burada yaşayan bizler kabul etsek de ret etsek de her birinden eser miktarda da olsa bir şeyleri devraldık.
İyonya (Yunanca: Ιωνία / Ionia), Anadolu'da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahil şeridine Antik Çağ'da verilen addır.
Anadolu yarımadasından kavimler ve uluslar geldi geçti. Her biri bir sonrakine kalıcı etnik, sosyal, kültürel miras aktardı. 21.yüzyıla geldiğimizde de burada yaşayan bizler kabul etsek de ret etsek de her birinden eser miktarda da olsa bir şeyleri devraldık.
İyonya (Yunanca: Ιωνία / Ionia), Anadolu'da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahil şeridine Antik Çağ'da verilen addır.
İyonyalılar dönemlerindeki özgür ve halkın haklarını koruyan
yönetimleri sayesinde baskı altında kalmadan bilim, ticaret vb. şeylere
yönelmişlerdir. Bu yaptıkları şeylerle dönemlerinde gelişmiş bir devlet olmuş
ve gelecekteki çoğu özgür devletin kurucusu olmuşlardır. İyonya dönemlerinde
halkı baskı altına almayan çok az sayıdaki ülkeden biridir. Ayrıca devletin
dini yoktu. Bu sayede çoğu bilim insanını getirerek büyük ilerlemeler
sağlamışlardır.
İlk Çağda, Anadolu’nun batı kıyılarına Yunanistan
bölgesinden gelen Aiol ve Dorlar gibi yerleşen İyonlar, yaşadıkları bölgeye
adlarını vermişlerdir. İyonya, batıda Ege Denizi; doğuda Lidya ve güneyde Karya
ile Dor şehir devletleriyle çevrelenmiştir.
Strabon bölgenin kuzey ve güney sınırlarını Hermos(Gediz
Nehri) ile Maiandros(Büyük Menderes Nehri) Irmakları olarak belirlemiştir.
Ayrıca Sakız Adası ve Sisam Adası gibi adalar da, İyonya içinde sayılır.
İyonlar denizci insanlardı. Birçok Akdeniz limanlarına mal
taşıyarak hayatlarını kazanıyorlardı. MÖ. VIII.-VII. ve VI. yüzyıllarda en
parlak devrini yaşayan İyon uygarlığı, V. yüzyılda Atina uygarlığının
doğmasında önemli rol oynamıştır. İyonya, İyon felsefesinin beşiğidir.
İyonya’da filozoflar, kendi aralarında bir İyon felsefesi kurmuşlardı.
Bu filozofların başında Thales gelir. Thales doğada en üstün
kuvvetin su olduğuna inanmıştır. Thales’ten sonra Anaksimander ile Anaksimenes
de her şeyin belirli bir kudrete bağlı olduğunu söylemişlerdir. Anaksimenes en
üstün kuvvetin hava olduğunu söylemiştir.
İyonlar heykelcilikte, mimarlıkta da çok ilerlemişlerdi.
Efes’teki Artemis Tapınağı, Samsun’daki Hera Tapınağı İyonya mimarlığının şah eserleridir.
Bölgede bulunan 12 bağımsız sahil kenti (Kuzeyden Güneye)
Phokai (Foça), Klazomenai, Erythrai, Teos, Kolophon, Lebedos, Ephesos (Efes),Priene,Myos
ve Miletos (Milet) ile birlikte Khios (Sakız) ve Samos (Sisam) ada kentleri
idi. Bu kentler MÖ. 1000 dolayında Dorlardan kaçan Akalar tarafından kurulmuş
12 bağımsız şehir devletidir.
MÖ 7. 8. ve 6. yüzyıllarda İyon kentleri (özellikle bunların
en önemlileri olan Ephesos, Miletos ve Samos) tüm Akdeniz havzası üzerinde
güçlü bir ticari egemenlik kurdular; bilim, sanat ve felsefe alanında, daha
sonra gelişen Yunan ve Roma uygarlıklarının temeli olarak kabul edilen büyük
başarılara imza attılar.
İyonya MÖ. 546 yılında Ahameniş İmparatorluğu egemenliğine
girdi. MÖ. 502-496 yıllarındaki İyonya İsyanı'nın yenilgisinden sonra yıkıma
uğrayarak önemini ve gücünü kaybetti. MÖ. 133'ten sonra Efes ve Milet, Roma
İmparatorluğu’nun “Asia” eyaletinin önemli kentleri olarak yeniden
kalkındılarsa da, MÖ. 6. yüzyıldaki kültürel ve siyasi önemlerine tekrar
kavuşamadılar.
Eski Farsça "İonan" adı, Perslerin İyonyalılara
vediği isimdi. Farsça ve Arapçadan Türkçeye Yunan biçiminde geçen bu ad, daha
sonra Helen ulusunun tümü için İslam kültürel dairesindeki ulusların kullandığı
ad oldu.
Ön Asya ve Akdeniz ticaret yollarının kavşak noktasında bir
ülke olmaları bilim ve kültür alanında ileri gitmelerinin en önemli nedenidir.
Bunun yanı sıra merkezi otoriteye bağlı olmayan bağımsız kentler olarak
örgütlenmeleri, özgür düşünce geleneğinin gelişmesinde önemli bir rol
oynamıştır.
Milet'li Thales, Batı felsefesinin ve matematiğinin kurucusu
olarak anılır. Thales'in öğrencisi olan Anaksimandros, insanlık tarihinde
(resmî kayıtlar ve kutsal kitaplar dışında) ilk kez bağımsız bir kitap yazan
kişidir. Milet'li Hekataios eleştirel tarih anlatımının ve ampirik coğrafyanın
ilk önemli eserlerini verdi; bilinen ilk dünya haritasını yayımladı. Efes'li
Herakleitos "bir insan aynı nehirde iki kez yüzemez" deyimiyle
özetlenen değişim felsefesini geliştirdi. Samos'lu Pythagoras üçgenin açıları
arasındaki ilişkiyi hesapladı; günümüze dek Batı ve Doğu müziğinin temelini
oluşturan ses dizilerini tanımladı. Milet'li
Anaksagoras İyonya felsefe ekolünü Atina'ya taşıyarak, Eflatun ve
Aristoteles'in öncüsü olmuştur.
Eski Yunan halkı arasında yaygın olan tanrılara ilişkin
çeşitli inanç ve efsaneler ilk kez M.Ö. 9. yüzyılda İyonyalı destan şairi
(muhtemelen Sakız'lı veya İzmir'li) Homeros tarafından derlenerek
sistemleştirildi. Homeros'un sistemleştirdiği mitoloji, Atina'nın egemenliği
döneminde (MÖ 5. yüzyıl) tüm Helen dünyasının dinî referans kaynağı olarak
benimsendi. Yunan tanrıları insanlara benzerdi. Tanrılarla insanlar arasındaki
en önemli fark da insanların ölümlü, tanrıların ise ölümsüz olmalarıydı.
Wikipedia
Wikipedia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder