20 Ocak 2014 Pazartesi

KEL SCHOONER - SKUNIR - USKUNA ARMASI NEDİR?

Yücel ( Köyağasıoğlu) Ağabey'in tanımladığı gibi aslı schooner olarak yazılıp yabancıların sonundaki (r) harfini yutarak telaffuz ettikleri skunı bize de uskuna olarak geçmiş.
Kısaca ve basitçe tanımı  grandi direği  pruva direğinden uzun olan çift direkli bir armadır. 
"Valora" Grandi randa mizena markoni yelkenle donatılmış
Randa armada yelkenlerin üst yakasındaki çubuğun adı bumba değil, gizdir. İngilizce gaff’ın tercümesi de dolayısıyla giz olmaktadır. Bumbanın İngilizcesi boom’dur.

Latin yelkenlerde ise üst yaka bir bumbaya değil, serene bağlıdır. Bumba yan yelkenlerin alt yakalarını çekmek ve bağlamak için kullanılan çubuktur. Üst yakalardakine seren, yarım seren veya giz denir.


Giz aslında bir yarım serendir. Orijinal ve her iki yelkeni de randa armalı skunırlarda iki giz vardır: Veleıstralya gizi (veledistralya daha doğru olabilir) ve randa gizi. Gizler bağlandıkları yelkenlerin adlarıyla anılır. Ama bence yelkenler artık pruva ve grandi yelkenleri ve dolayısıyla gizler de pruva ve grandi gizleri olarak adlandırılabilir.


Resimdeki schooner’da (bugün uskuna olarak adlandırıyoruz ama sanırım konuya yelken armaları tarihi açısından bakıldığında goletta, gulet veya skunır daha doğru terimlerdir) babafingolar yok ama yeri gelmişken kanımca bu terimin de yanlış kullanıldığını belirtmek istiyorum. Skunır direklerinde babafingolar değil, gabyalar olur. Her nedense popüler kullanıma babafingo kelimesi yerleşmiş. Oysa bu teknelerin ilk belirdiği dönemlerde yazılmış bir Osmanlı kaynağına baktığımızda, babafingolu değil gabyalı uskuna veya kabasorta diye bir arma tipinin olduğunu görmekteyiz. Nasıl olmuşsa daha sonra babafingo terimi popüler kullanıma girmiş ve böylece gabya çubuğunun atlandığı bir terim belirmiş, sanki babafingo çubuğu onsuz olabilirmiş gibi. İlginç bir şekilde, latin armalarda ablilere de Bodrum yöresinde bir zamanlar gabya dendiğini duydum. 


Yukarıdaki Resimdeki skunırın direkleri tek parça ve bu yüzden de, yapıldığı dönemdeki adlandırmaya sadık kalacak olursak, bu bir auxiliery bald-headed schooner, yani yardımcılı kel skunır. Yardımcılığı makinesi olmasından, kelliği de skunırların neredeyse değişmez özelliği gabya çubuklarının ve bunlara açılan pik yelkenlerinin olmamasından kaynaklanıyor.

Cutter-rigged schooner” günümüze ait bir kavram olabilir ama ne geçmişin ne de bugünün çift direkli yelkenlileri için kullanıldığını hiç duymadım. Neticede her ikisi de arma tipi. Dolayısıyla, ancak ya biri ya da diğeri olabilir; veya brig-schooner gibi melez bir formdan bahsedilebilir. Ama tek direk armasıyla çift direk armasını birleştirerek melez bir form yaratmak pek mümkün gözükmüyor. Cutter ya da Türkçe terminolojide kotranın ana özelliği baş yelkenleri değil, ana yelkeniyle baş yelkenlerinin yarattığı özel kombinasyondur: Direğin yeri, ana yelkenin toplam yelken alanına oranı, nispeten geniş bir trinket alanı yaratılması vb. (Gerçi günümüzde böyle bir kullanım var; modern yelkenlilerde iki ön yelkenliler cutter olarak adlandırılabiliyor. Ayrıca ikinci bir not olarak da on dokuzuncu yüzyılda skunır arma cutter’ların olduğunu belirtmek gerekiyor ama buradaki cutter terimi tamamen farklı bir sebebe dayanıyor, armayla ilgisi yok).  

Diğer yandan, skunır ile kotra (veya schooner ile cutter) arasında bir akrabalık ilişkisi de görülebilir. Skunır sanki kotranın iki direklisi. Skunerın pruva direğini bir an için unuttuğumuzda, karşımızda bir kotra belirir. Zaten gerçek bir skunır olması için pruva yelkeninin alanı (eski terminolojiye göre veleıstralya yelkeni) ön yelkenlerle birlikte ana yelkenin alanını dengeleyecek (eşitleyecek demiyorum) ya da neredeyse dengeleyecek kadar olmalıdır.  Bu açıdan bakınca, her iki arma tipinin de aynı esasa dayandığı düşünülebilir; yani yelken merkezinin gerisinde epey güçlü bir yelken alanı. Ya da kotranın boyu belli bir sınırı geçmesinin doğal sonucunun skunır olduğu ileri sürülebilir. Her ikisinde de ana yelkenin yeri ve işlevi son derece benzer gözüküyor. İlginç bir şekilde her iki arma tipinin coğrafi kökeni de aynı bölgedir. 

Timuçin BİNDER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder