8 Ocak 2014 Çarşamba

DENİZCİLİK DİLİ-Lingua franca

./.
Zaten gemiye en son binen  yeniçeri de o oldu.Ardından tersane azapları sürme iskeleyi çeker çekmez üçüncü horoz da öttü. Rüzgar karayel tarafından esiyordu.Seyir güvertesindeki Abuzer Reis, neredeyse bir kova büyüklüğündeki feryat hunisini kulpundan tutup ağzına görüterek bağırdı:
“Alesta vardiya!”

O karanlıkta, 190 kadem uzunluğundaki bu büyük kalyonda, verilen bu emir pasaparola edip taa baş kasaraya kadar ulaştıran vardiyanların sesleri duyuldu. Derken birinci vardiyadaki porsunlar, marineller ve acemi denizciler alesta beklerken, ayak altında dolaşmaları yasak olan diğerleri baş kasaraya girip meydanı onlara bıraktılar. Kıç taraftaki o devasa fener, yani geminin namusu, onuru demek olan fanus dışında  güvertede diğer fenerlerin hepsi dümencinin ileriyi görebilmesi için söndürüldü.

Usta bir denizcinin, yani marinelin, seren ve yelkenleri kontrol etmek için gerekli olan halatları zifiri karanlıkta bile el yordamı ile  armadorada derhal bulup fora ve volta edebilmesi şarttı.Her bir direkten sorumlu olan porsunlar “Alesta!” diye bağırdıklarında, seyir zabiti palamarları mola etme emrini verdi.

./….
Palamar mola edildikten sonra , usturmaçalar çekildi.Serenler hisa edildi.Abuzer Reis’in “Ariva!” komutuyla marineller ve diğer denizciler, dayanıklı olması için ziftle sıvanmış, ip merdivenlere benzeyen çarmıhlardan direklere tırmandılar ve marsıpetlere basıp serenlere yayıldılar. Kafa açıp rüzgarı yakalamak için dümen alabanda edildi ve akıntının etkisiyle kalyonun pruvası sancak tarafına doğru  yavaş yavaş dönmeye başladı. Ardından pruva direğindeki tüm yelkenler ve grandi direğinin gabya yelkeni, fora edilir edilmez gümbürdeyerek rüzgarla doldu. Iskotalar alındıktan sonra  denizciler halatlara asılıp son bir kez silkeleyerek kırışmış yelkenleri düzelttiler. Sabah karanlığında gemi, rüzgarı sancak omuzluktan alıp ağır ağır yol almaya başladı.Saraybunu’ndan dönerken tüm yelkenleri foravele edip rüzgarı sancaktan aldığı için iskele tarafına yatan kalyon, apaz seyirle Ahır Kapı önünden gizlice geçerken selam topu bile atılmadı. Alaca karanlıkta onu sadece bir kayıkçı gördü. Gemilere birer ad verilmediği o dönemde, kalyonun kıç aynalığında, yaldızlı zemin üzerine siyah boyayla sağdan sola yazılmış o dört harfi, Elif, Mim,Elif ve Te harflerini güçlükle okuyabildi:
 A M A T 



./……
Bununla birlikte, bilindiği gibi o devirde yelkenlerden, serenlerden, halatlardan, kısacası geminin hareketli ve sabit donanımından sorumlu marineller, gabyarlar ve benzeri kişiler gerçekten de tuhaf şahıslardı. Başlarında kırmızı barata, sırtlarında ise salta dedikleri kollu birer cepken vardı. Ayaklarına birer yemeni geçiren pek azı dışında, gemide yalınayak dolaşan bu ademoğulları, sadece böbreklerini ve barsaklarını üşütmekten korktukları için bellerine sarı kuşaklar dolarlardı. Çoğu kollarına hatta bazıları yüzlerine, kalyon, yürek, top gibi şekiller ile namlı fahişelerin ve mübarek dervişlerin adlarını dövdürmüştü.



AMAT-İhsan Oktay Anar
İletişim Yayınları-2005




Akdeniz'de nereye giderseniz gidin bütün denizcilerin anlayacağı Latin kökenli kelimeler.
TREMOUNTANO - Kuzey
MIEJOU - Güney
LEVAN - Doğu
POUNEN - Batı
MISTRAOU - K.Batı
GREGALI - K.Doğu
ISSURO - G.Doğu
LABE - G.Batı

CALAFA - KALAFAT
MATAFIEN - MATAFYON
MOUSTACHO - BASTON ALT GERGİ- BIYIK
ORSA
POUPO
PROUA

Yukarıdakiler Fransa Akdeniz'inde kullanılan kelimeler....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder