Bütün Akdeniz çanağına kıyısı olan ülkeler son yıllarda
geleneksel teknelerini yeniden piyasaya çıkartıyorlar. Hırvatlar da bu akıma
kapıldılar. Çok da iyi ettiler.
Teknenin yapımındaki zerafet ve kabuk cıdar inceliği dikkat
çekici. Ayrıca küreklerin uzunluğuna koşut olarak düzenlenen ıskarmozlara
dikkat edin.
Arma "Latin yelken"
Batı Akdeniz geleneğinden biraz farklı olarak uzun bir
cıvadra ile flok zaman zaman trenket taşıması.
Falkusa baş/kıç bir nadir örneklerden biridir, ortalama
uzunluğu 8 metre eni 3 metredir.120 m2 (!) (1300sq ft)lik devasa Latin yelken
alanına göre düşük draflıdır. Yelken ve kürekte çok hızlı bir tekne olup 8 ila
12 knot’lara ulaşabilir. Kendine özgü tarafı falke denen ek parampetlerini av
sırasında çıkarılabilmesidir Bu parampetler bordayı yükselterek açık denizde
güvenlik sağlar. Ağları toplamak için de
çıkarılırlar. Tekne sekiz (8) ton tuzlanmış balık veya aynı ağırlıkta fıçılar
taşıyabilir.
Sağlamlık ve gücünü geleneksel olarak inşa edilen falkusalar
volkanik bir ada olan Svetc’da yetişen
selviden alıyor. Omurga meşeden yapılıyor.
Tipik bir falkusa mürettebatı 6 adamdır. Her biri 7 ila 9
metre olan kürekleri ayakta çekilir veya hamla edilir. Avın ekonomik olarak işe
yarayabilmesi için seferler 20 ila 25 gün sürerdi. Yemek pişirme, bulaşık, tamirler, kötü
havalarda sığınmalar dışında net olarak 10-12 gün av süresi kalıyordu.
Replika Comeza-Lisboa ("Komiža-Lisbon") falkusa
1997 yılında inşa edildi ve 1998 Lizbon Dünya Fuarında teşhir oldu. Falkusa’nın
yeniden hayata dönüşü anlamlı bir ilgi kazanıp 5 dokümanter film yapıldı. 1998
de UNESCO Dünya Mirası listesine alındı.
1999 yılında UNESCO ve tekne yapımcısı Velimir Salamon’un
dokümantasyonları ile 5 metrelik Molo inşa edildi. Komiža kentinde yapılan teknenin 6 Aralık
tarihinde suya inişi sırasında Avrupa Denizcilik Mirası sekreteri Hollandalı
Thedo Fruithof hazır bulundu. İkinci ve tam ölçekli Miluka 2005 yılında
tamamlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder