Bundan böyle şort stori'ler
kaleme almak zorunda olduğumuzdan
artık açık ünvanının tamamını
yazamadığımız Cemalettun Paşa'nın San del Ancello mevkiinde ne şekilde baskın
yediğiniı ( lakin kendisini ele verenin kim olduğu ileriki bölümlerde açığa
çıkacaktır umarız ) ve Venedik Cumhuriyesinin
Yeni Hapishanesinde hücreye atılmak üzere Son Nefes Köprüsü (Ponte dei
Sospiri ) veya namı diğer İç Çekişler Köprüsü veya İşkence Köprüsü'ne (2) nasıl
getirildiğini tafsilatıyla anlatmıyoruz.
Ol sabah Contessa di Marghera - Mascarpone büyük bir iç
sıkıntısıyla uyanmıştır. Hiç bir zaman sevemediği eşi Venedik Cumhuriyyesi
İdare Konseyi Başganı hain Comte di Capri sabah apar topar evden fırlamış,
acelesiyle ilgili de tek kelime etmemiştir. Kontes köşklerinin verandasında kız
kardeşleri, nedimeleri ve arkadaşlarıyla oturup söyleşirken dahi içinde hep bir
felakete şahit olacakmış gibi bir his vardır. Güzel ve narin yüreği pır pır
etmektedir.
Artık yetişmiş ; babası o
ince uzun, sıska ve esmer , karga burunlu Capri kontuna hiç benzemeyen,
kahverengi saçlı, renkli gözlü , yapılı orta boylu biricik oğlu Cemilio
gezinmek üzere dışarı çıkmadan annesinin yanına gelmiş, yanağından öpmüş ve
şakalaşmış ise de, Kontesin efkarını dağıtamamıştır.
Cemilio'nun ismi
elbette dikkatli okuyucunun merakını mucip olmuştur.
Baş ağrıtmak pahasına bunu okurcuya açıklamak zorundayız.
Günümüzden tam tamına 30 sene, 3 ay, 21 gün evvel bir sabaha karşı dünyaya
gelmiş oğluna isim konulacağı zaman kontes kendisine eşi Kont, kayınvalidesi ve
Başpiskopos tarafından önerilen cem'an 10 ismin tamamını reddetmiş, oğlumun adı
Cemilio olacak ! diye tutturmuştur. '' Muhterem Kontes hazretleri ; dilimizde böyle
bir isim yok. Carlo, Camillo, Casimiro var ; Emilio var ama Cemilio yok ? Kimse
koymamış ki...'' diyen tüm aklı selim sahibi Venedik ileri gelenlerine inatla
'' Ben koydum ; oldu ! '' demiş, diyebilmiştir. (3) Muazzam bir kadınmış,
vesselam !
Cemalettun Kaptan Paşa bir manga kılınçlı ve kargılı
Venedikli askerin gözetiminde itiş kakış ve niçebin eziyetle Son Nefes
Köprüsüne doğru sürüklenirken ; Cemilio bir parça hava almak için çok sevdiği
ahşap teknesiyle ( Cemilio bir türlü yerel ve yöresel kayıkları sevememiş, o
kuzguni karga karası gondol kayığı yerine, hayalindeki bir kayığı artık Afrika
kıtasından mı ; Hind ellerinden mi geldiği bilinmez pahalı ve ender ağaçlarla,
en iyi Venedikli ustalara inşa ettirmiştir ) bir gezinti yapmayı düşünmüş ; yanına
da hiç ayrılmadığı, dişili - erkekli tam yarım düzine birbirinden şirin, altın
tüylü, sarkık kulaklı Cocker Spaniel (4) köpeklerini almıştır. Denize asla bu
can dostlarını almadan çıkmazmış.
Belli bir hedefi olmadan şu kanaldan bu kanala doğru dümen
tutan Cemilio hiç fark etmeden Son Nefes Köprüsünün altına gelmiş olduğunu fark
eder. Köprü üstünde bir ahali kalabalığı görünmekte ; kızgın bağırışlar
duyulmaktadır. Köprüye biraz daha yaklaştığında askerlerin önlerinde kafası
sarıklı, ayağı şalvarlı , sakallı yaşlı bir tuhaf ademi sürüklediklerini ;
aylak ahalinin de peşlerinden gelerek nümayiş yaptıklarını anlar.
Cemilio tam o pırıl pırıl parlayan aristokrat kayığı ve
yarım düzine cins köpeği ile köprünün orta penceresinin hizasına geldiğinde ;
bu yaşlı yabancı ihtiyar mahkum da taş köprünün üzerinde aynı noktaya
varmıştır. Birden sert bir hareketle durur, kendisini dürtmeye çalışan en yakın
askeri iteler ; başını aşağıya çevirip ; çakmak çakmak gözlerle kendi dilinde (
aslında Venedik dilini unutmamıştır ama gururundan konuşmaz ) Cemilio'ya
höykürür :
'' - O nasıl bir gayık eyy Venedig sapkını, şaşkını ...?
Güverte çalımı yanlış düşmüş. Eni ile boyu mütenasip değil. Hiç Rum ellerine seyahat etmedin mi ; Helen dilinde triandil
sözcüğünü duymadın mı bre gafil ? Üçe bir. Üçe bir demek triandil. Teknenin eni
bir birim olacak, boyu üüüçç ! 40 yıldır tüm Akdenüz çanağında hem dil-i
Osmaniyeyle, hemi de Lingua Franca ilen bunu her ademe haykırıyoruz ; dilimizde
tüy bitti anlayanı beri gele !
Gayuğun bezirini de yanlış çalmışsınız üzerine...Her kattan
sonra fazlasını âlâ Mısır bamuklu beziyle silecektiniz, fazlasını alacaktınız,
kurumasını bekleyecektiniz...Bu ne böyle akide şekeri gibi olmuş gayuk ? ''
Cemalettun Kaptan Paşa esirliğini unutmuş ; ince donanmaya
hükmettiği günlerdeki gururu ve şiddetiyle bağırmaya devam etmektedir :
'' Hem o köpeklerinin hali nicedir ? Bak soldan üçüncünün
bir gözü akmış. Silsene onu ipek fularınlan. Sağ baştaki dişi küpeğin bu sabah
tımarı eyi edilmemiş ; tüyleri parlamıyor. Niye tam arkandaki yavrucuğun
dasması o kadar sıkı vurulmuş ? Boğulacak evladım...Bilmiyorsaz niye beslersiz
? Günahtır, yazıktır, zulümdür !''
Bu sırada üç beş asker toparlanır, Paşamızı ite kaka zindana
doğru sürüklerler.
Hiç tanımadığı, tuhaf lisanının bir kelimesini anlamadığı,
üstelik hal ve hiddetinden güzel şeyler söylemediğini kestirdiği bu yaşlı,
tutsak esir yine de Cemilio'nun üzerinde garip bir etki yaratmıştır. Nasıl dese
; sanki her şeye rağmen adamın dediklerini anladı ? Anlamadıysa da hissetti.
Kılığı kıyafeti buna benzer bir takım doğulu tüccarları önünden sık geçtiği
Palace di Turchi denilen handa gördüğünü hatırladı...Ama bu adam kimdi ? Hiç
görmemiş, hiç karşılaşmamış olduklarından adı kadar eminken ; adamda kendisini
hem de çok derinden çeken, etkileyen, tanıdık gelen bir şeyler vardı.
Akşam yemeğinden önce verandada oturup bir kadeh bir şeyler
içip üzüm yerken bugün başına gelen bu tuhaf tesadüfü annesi Kontes'e de
anlatmayı düşündü...Validesinin canı sıkkın görünüyordu sabah. Belki bu tuhaf
hikaye onun ilgisini çekip, keyfini getirir, bir nebze gülümsetirdi.
YINE DEVAM EDER INŞALLAH. GELECEK BÖLÜME : Cemalettun
Paşamızı ihbar eden , Venedikliye satan kim idu ?
2) O da neymiş diyen
dikkatsiz okuyucuya not : Lütfen Hüsnü Helvacıoğlu korsanın Kaçak Kat Yayınevi
yayınlarından : Venedik ve Ahlar köprüsü adlı eserini tekrar okuyunuz ).
3) Bakınız Dilbilimci Antonio Cesare Corrado'nun '' Ender
Rastlanan Venedik ve Havalisi Kadın ve Erkek İsimleri Sözlüğü ''
4 ) Bu küpecikler Büyük Britanya yetiştirmesi diye
bilinmelerine rağmen, çok daha önce Venedikte yetiştirilmiş, iki asır sonra
kimi yavrular İngilizlerce çalınarak, adada da üretilmiştir. Bknz : Lord Nelson
: İtalya Sefer Anılarım kitabı . Yazarın Notu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder