Polinezya köklerinden Amerikan AC72’ye kadar katamaranların inanılmaz hikâyesi. Yumuşaklık ve hafiflikte mücevher olduğu kadar uzağa ve hızla gidiyor.
François Chevalier
34.Coupe America'da yarışacak sert yelkenli
(rigide voile) AC72 tam da “ Uçan
nesneler” tanımlamasını içeriyor. Bu
tanımlama tam olarak yelkenle ilk dünya turunu tamamlayan Macellen ekibinde
olan Pigafetta’nın ilk defa Pasifik kanolarını
gördüğü anda 1521’deki aynısıdır.
34.Amerika Kupasındaki
muhteşem kanatlı makinelere gelmeden önce Okyanusya çok gövdelileri ve
kanolarına göz atmakta fayda var. Bunlar zaten “katamaran” – “ trimaran” ve
praoslardır. Rüzgârın gözüne orsa çekmesini ve pupa rüzgârlı önünden kaçmayı
bilen yelkenlilerdir. Tıpkı Pigafetta’nın söylediği gibi “uçan nesneler”dir.
Bu teknelerin gelişimini ve coğrafi dağılımını anlamak
için Hint Okyanusundan (Madagaskar) Amerika kıtası sahillerine ve adalardaki yerleşim
haritalarına bakmak gerekir.
Aşağıda görünen inanması güç göç hareketleri pek çok
birbirini takip eden zamanlarda ve
50.000 yıllık bir tarih döneminde vuku bulmuştur !!
Haritada
50 000 yıllık yelken ile göçlerin çok gövdeliler- trimaran, katamaran ve
praoslar sayesinde gerçekleşen hareketlerini renkli oklarla görmek mümkündür.Carte@François
Chevalier
Endonezya’nın, Yeni Gine’nin ve Avusturalya’nın ilk yerleşim dalgası son buzul çağında meydana gelmiştir. Sunda ve Sahul halkları denizlerin 150 metre çekilmesini fırsat bilerek günümüzden 50.000 ile 35.000 yıl önce doğu ve güneye ilerlediler. (haritada yeşil).
Sonra, İsa’dan önce 4.000 yılına doğru Taiwan denizinden
gelen halklar ile kaynaştılar. İsa’dan önce 1600 de bu halk Marianne Adaları
ve Marshall adalarının oluşturduğu Mikronezya’ya dağıldılar. Sonra Melanezya ve
batı Polinezya’nın Fidji, Tonga ve Samoa adalarına İsa’dan önce 1 000
yıllarında uzandılar. (haritada mavi).
Polinezyalıların Tahiti ve Markizlere yeni bir göç
hareketi için 5 yüzyıl daha beklemek gerekecekti. Bu adalar denizi İS 400 yıllarında
Hawaii ve Paskalya Adalarına yeni bir göç dalgasına yol açacaklardı. Hint
Okyanusuna göç Madagaskar ve yakın adalarına İS. 600 ve Yeni Zellanda’ya göç
ise İS.700 yıllarında meydana gelecekti.
(haritada kavuniçi).
Bütün bu göç hareketleri çok gövdeli tekneler ile yapıldı. Ve Batılıların dünya seyahatlerinde kâşifler Pasifiklerde
rastladıkları çok hızlı tekneler tarafından çok etkilendiler.
Pigafetta Larron Adalarında gördüğü kanoları ayrıntılı
tarifini yapmamış olsaydı, 1588 de Thomas Cavendish sayılarından
etkilenecekti. 1616 da, Jacob Le Maire
Tonga adalarında gördüğü katamaranları oldukça pitoresk bir tarzda illüstre
edecek, sonra Dampier 1686 da hızlarını ölçecek ve “ Bu kanolar dünyanın en
hızlı tekneleri, uzun mesafeler boyunca ortalama 18mil hızı yakalıyorlar” diye
yazacaktı.
Öte yandan William Funnell 1705de Pasifik adalarında karşılaştığı tekneyi biraz fazla fantezi de katarak “uçan prao” olarak resmeder, Woodes Rogers altı yıl sonra bir örnek getirerek Londra’da Saint James Parkında sergiler. Anson’un 1742de yaptığı Dünya seyahatinde .” Larrons Adaları hafif teknesi” olarak Brett tarafından bilimsel ilk rölöve çalışması ne yazık ki hatalar ile doludur (yukarıdaki Rasim). Bir Batılı için hafif inşa tekniklerini, eğik direklerini ve çalışmasını anlamak gerçekten de zordur. Konunun geniş çerçevede bütününe erişebilmek için 1839da Amiral Paris’in, 1936 da James Hornell’in ve 1959 ve 1976 da yayımlanan Jean Neyret’in çalışmalarını beklemek gerekti.
Öncelikle, Pasifik kâşiflerinin Yeni Gine’nin 1.000 mil kuzeyinde rastladıkları Larrons piroglarını ele alalım.
Fidji’nin yerleşimi Yeni Gine’nin doğuya doğru uzantılarının yerleşiminden sonrasında oldu. Burada resmedilen kano iki eş teknenin birleşimi ile oluşuyor. Demonte edildiğinde denge tekneleri eklenerek bağımsız iki yapı elde ediliyor. Her tekne kabuğu boyu 12 ila 24 metre olacak bir veya birden fazla tomruk oyularak ve gerekli giydirme elemanlarının oyulan tomruğa dikilmesi ile yapılıyor.
Tonga katamaranı ilk kâşifler tarafından bolca resmedildi, özellikle Schouten, Tasman ve Cook. Lescallier “Gemilerin pratik arma incelemesi”nde pek çok ayrıntıyı kaçırmış olsa da plan rölövelerini çıkarttı.
1741
tarihli Brett tarafından çizilen Larrons (veya Mariannes) adaları Praosu. Çizim
bilimsel olmaya çaba göstermiş ama çok hatalı. Aşağıdaki gerçek planla
karşılaştırmak gerek. !Plan @ François
Chevalier
Öte yandan William Funnell 1705de Pasifik adalarında karşılaştığı tekneyi biraz fazla fantezi de katarak “uçan prao” olarak resmeder, Woodes Rogers altı yıl sonra bir örnek getirerek Londra’da Saint James Parkında sergiler. Anson’un 1742de yaptığı Dünya seyahatinde .” Larrons Adaları hafif teknesi” olarak Brett tarafından bilimsel ilk rölöve çalışması ne yazık ki hatalar ile doludur (yukarıdaki Rasim). Bir Batılı için hafif inşa tekniklerini, eğik direklerini ve çalışmasını anlamak gerçekten de zordur. Konunun geniş çerçevede bütününe erişebilmek için 1839da Amiral Paris’in, 1936 da James Hornell’in ve 1959 ve 1976 da yayımlanan Jean Neyret’in çalışmalarını beklemek gerekti.
Okyanusya’nın altı değişik pirogundan yola çıkarak
farklılıkları, zenginlikleri ve bu denizler halkların yaratıcılıklarını
inceleyeceğiz.
1. Mariannes
Adaları Prao’su
Larrons
Adaları (veya Mariannes adaları ) Prao’su. Diğer ayrıntılar dışında
ilk çizimlerdekinin aksine eğik direğe ve orsa seyirde müthiş performans sağlayan disimetrik
teknelere dikkat edin. Plan @ François Chevalier
Öncelikle, Pasifik kâşiflerinin Yeni Gine’nin 1.000 mil kuzeyinde rastladıkları Larrons piroglarını ele alalım.
Brett’in rölövesini çıkarttığı örnek on iki metre cıvarı boyda ana teknesi
ağaç tomruğundan oyularak meydana getirilmiş, iki simetrik dikişlenmiş yan panosu
(borda) ve yine dikilmiş bodoslamalarını
görüyoruz. Direk, yan taraftaki yüzdürücü tekneye bağlanmış bir ip ve yine
rüzgar altında direği destekleyen aynı noktada bir payanda ile güçlendirilmiş. Kontra değişimlerinde kısa direği hareket ettirerek önden arkaya yer
değiştiriyor, kontrada bulunan bodoslamaya yerleştirilen kısa kürek dümen oluyor. Kabuk üst üste konulan levhalarla meydana getiriliyordu; Kollar üzerinde
bir platform yerleştiriliyor ve bir tane de boyuna ağaç konarak yelken teknesi
tamamlanıyordu. Rüzgar üzerine çıkmakta büyük kolaylık sağlayan
simetrik olmayan yüzdürücülere dikkat ediniz.; Yüzdürücü her kol içine çakılmış
ve çapraz iplerle sağlamlaştırılmış şekilde bağlanıyordu. Amiral Anson bu
pirogların “bilinen bütün teknelerden
daha fazla orsaya girebildiklerini “ belirtiyor ki 3.000 yılı aşkın yelken
tekneleri için söylenen bir gözlem.
2 & 3. Bismark
Arşipeli Praos’u.
Bismark Arşipeli Praosu. Sert yelkenlerin atası yapraklardan dokunmuş iki yelken ile yürüyor. !Plan @ François Chevalier
Burada resimlenen iki büyük prao Bismark Arşipeli ve Luisiade’larda görünen bu yelken teknelerindeki arma çeşitliliği bize Endonezya etkisini gösteriyor ki Java Adasında bulunan çok eski heykellerde de görüyoruz. Sert yelkenlerin bulunuşu konusunda polemiğe girmeden, bu teknelerin yelkenleri yapraklardan dokunarak yapılıyordu. Dolayısı ile sert yapıdalar. Yelkenlerin tamamı, daha iyi trim elde edebilmek için direk tepesindeki serbest bağlantı noktasında her yöne hareket ediyor.
Bismark Arşipeli Praosu. Sert yelkenlerin atası yapraklardan dokunmuş iki yelken ile yürüyor. !Plan @ François Chevalier
Burada resimlenen iki büyük prao Bismark Arşipeli ve Luisiade’larda görünen bu yelken teknelerindeki arma çeşitliliği bize Endonezya etkisini gösteriyor ki Java Adasında bulunan çok eski heykellerde de görüyoruz. Sert yelkenlerin bulunuşu konusunda polemiğe girmeden, bu teknelerin yelkenleri yapraklardan dokunarak yapılıyordu. Dolayısı ile sert yapıdalar. Yelkenlerin tamamı, daha iyi trim elde edebilmek için direk tepesindeki serbest bağlantı noktasında her yöne hareket ediyor.
Louisiades’
”Lia-No” Prao’su, yarım daire bir karina ve düşük bir ıslak alan ve muhteşem
bir eliptik donanım Plan @ François Chevalier
Genelde 10-15 metre boyunda, özel olarak seremonilerde
kullanılmak üzere 18- 25 metre boylarında oluyorlar. Burada da yine direğin
payandalandığını ve rüzgâr üstünde çarmıhlandığını görüyoruz. “Lia-No” gövde planında dalga serpintilerinden koruyucu bindirme borda kaplamasını ve ıslak
alanı asgariye düşüren yarım yuvarlak karina yapısına dikkat ediyoruz.
4. Fidji
Katamaranı
Fidji
katamaranı. İki eş kanonun birleşmesinden oluşuyor. Gerektiğinde ayrılıp her
birine yüzdürücü tekne eklenebiliyor..Plan @ François Chevalier
Fidji’nin yerleşimi Yeni Gine’nin doğuya doğru uzantılarının yerleşiminden sonrasında oldu. Burada resmedilen kano iki eş teknenin birleşimi ile oluşuyor. Demonte edildiğinde denge tekneleri eklenerek bağımsız iki yapı elde ediliyor. Her tekne kabuğu boyu 12 ila 24 metre olacak bir veya birden fazla tomruk oyularak ve gerekli giydirme elemanlarının oyulan tomruğa dikilmesi ile yapılıyor.
Günümüz çok gövdeli teknelerindeki gibi bodoslama dik açılı. Büyük boy
katamaranlarda iki tekne arasındaki açıklık bir güverte ile kaplanıyordu. Katamaran
her bir teknede bulunan birer dümenle idare ediliyor. Üçgen yelken rüzgâr altı
tekneye monte ediliyor diğeri dengeleyici. Kontra değişiminde yelken yukarıdaki
serene toplanıyor, direk hafifçe yukarı kaldırıldığında yelken diğer kontraya
geçiyor.
5. Tonga Katamaranı
Tonga katamaranları Boyuna
göre 150 yolcu alabiliyordu. !Plan @ François Chevalier
Tonga katamaranı ilk kâşifler tarafından bolca resmedildi, özellikle Schouten, Tasman ve Cook. Lescallier “Gemilerin pratik arma incelemesi”nde pek çok ayrıntıyı kaçırmış olsa da plan rölövelerini çıkarttı.
15 ila 25 metre boyunda olan büyük tekneler 150
kişiye kadar insan taşıyabiliyor ve hizmet teknesi olarak da kullandıkları
küçük bir kanoyu yükleyebiliyordu. Mikronezya ve Milanezya’ya gittiklerini
biliyoruz. Platform kirişler üzerine bazı destekler ile oturuyordu. Set
denizlerde ve hızla yol alan katamaranda sintinede su eksik olmuyor ve iki
kaporta kapağından karinaya inerek su boşaltılıyordu.
Genel olarak güvertede yarım yuvarlak damlı bir kulübe ve
direk dibinde mutfak için kapalı bir bölüm oluyordu. Oldukça kısa direk,
cundasında bir çatalla donatılmış, günümüzde 60Ft IMOCA yelken direkli
teknemizi hatırlatırcasına 2 dış çarmıhla ayakta duruyordu. Kısa ayak
seyirlerde Latin yelkende “kötü kontra”da olduğu gibi yelken gelip direğe
dayanıyordu. Ama uzun ayak seyirde direk dikey yönde hareken ederek yelken rüzgâr
altına alınabiliyordu. Dümen orak kullanılan iki kürek her zaman rüzgâr altında
iş görüyordu.
6. Zanzibar TRİMARANI
Zanzibar
trimaranı günümüzde de kullanılıyor ve hizmet veriyor. Yüzdürücülerin dışa
eğimli olduklarına dikkat edin. Plan @ François Chevalier
Nihayet, antik teknelerimizin sonuncusu Afrika kıyılarında, Komor ve Madagaskar’da
kullanılan trimaran. Resimde görülen XX.yy’ın başında Zanzibar’da rölövesi
çıkartılmış olan. Yelkenin serbest alt
yakası arap çağrışımı yapsa da
yelken arması Endonezya çıkışlı.
Bu pirogda iki düztabanlı
yüzdürücünün dışa eğimli olması kayak ve sert yelkeni çağrıştırıyor! Yelken
ana teknenin omurga hattında kısa bir direk üzerine basılıyor ve kontra
değişiminde karulası diğer kontraya alınıyor. 7 ile 9 metre boyundaki bu
tekneler bizim modern çok gövdelilere hız konusunda taş çıkartabilirler. !!!
Avrupalı ilk kâşiflerin adlandırdığı gibi bütün
bu “hafif tekneler” gerek yol alırken ve gerekse av sırasında
ciddi miktarda su yapıyorlardı. Tekne üzerinde bulunanlardan bir kısmı suyu
boşaltmakla görevliydi. Hızın bedeli de buydu!
Tercüme : M.Cem GÜR
20 Nisan 2016
Tesekkurler
YanıtlaSil