“… bilinmeyen nedenlerden, Rach-Gia’nın kurutulmuş
karidesleri Kamboçya’ya sokulamazdı.
Benim jonk normal zamanlarda 20 ton taşırdı. Çok iyi
havalarda 25, fakat lodos musonları açıktan estiğinden, sert dalgalar yüzünden
15, 17 ton taşıyabilirdi. Kurutulmuş karides torbaları pek de ağırlık yapmazdı
ama açıktan açığa kimselere duyurmadan, jokumun bakımının daha iyi yapılmasına
faydalı olurlardı. O da bütün Siyam Körfez'indekiler gibi çarmıhlı direkleriyle
Çin usulü donatılmıştı. Öndeki küçük direği, tek kişinin palangasız
basabileceği balenli, az satıhlı bir yelken taşırdı. Bu mukabil, her bir baleni
çift erkek bambudan oluşan ana yelkeni abramak için altı kişi gerekiyordu. Yine
de kötü havada bir Çinli yelkenini abramaktan daha kolay bir şey yoktur: bu
koca sathı, rüzgarın kuvveti ya da yönü ne olursa olsun, bir kişi tek başına
küçültebilirdi. Mandarı biraz boşlayınca, aynı yelpaze gibi, ilk balen kendi
kendine gelip bumbanın üstüne oturuverirdi. Üstüne bir camadan daha mı gerekti?
Yelpaze her balenin ucundaki palangalardan geçen ıskota sisteminin kendi
kendine ayarlanmasıyla biraz daha kapanırdı.
Bu, koca bir yarasanın kanatlarını andıran büyük ve güzel
Çin yelkeninin sadece iyi tarafları yoktu. Rüzgarın düştüğü zamanlardaki
yalpada bütün haşmeti ile nasıl dövündüğü gözümün önüne geliyor. Yıpranmadan
dolayı her üç haftada bir değiştirilen
50-60 metre ıskotaları ile her ay yenilenen balançinaları yüzünden iyi bir halat tüketicisiydiler. Yine kurak
mevsimde her beş ayda bir, bir takım yelkeni yerdi. Çünkü yelkenler orada latanya
denen, Hint adalarının bir çeşit palmiyesinden örülerek yapılırdı. Çinli
tüccarlar bu malzemeyi çok ucuza, altmış santimlik kumaş şeritleri halinde
satar, Hindistan cevizinden yapılmış kaba sicimlerle, Avrupa’da çuval dikmekte
kullanılan eğri iğnelerle dikilerek bir araya getirmek yeterliydi. Dikmesi,
grandinlenmesi, beş çift layatla balenlenmesi, bumbasını, açavelasını, balançinasının
donanması, bütün mürettebatla sadece bir günlük işti. Sonra bordadan aşağı
sarkıtılarak küflenmeyi önlemesi için bir gece boyunca tuzlu suyun içinde
bırakılırdı. Hatta yelkenler, bir kere şafak vakti bir kere de akşam güneş
batarken günde iki defa, bambudan esnek saplı kepçe gibi bir şeyle açavelanın
tepesine kadar deniz suyuyla sulanırdı. Yine de yağmur mevsiminde yelkenleri üç
ayda bir yenilemek gerekirdi.
./… Bütün bu birikimlerden teknelerim, Snark, iki tane
Marie-Therese ve de Josuha doğdular."
Bernard MOITESSIER
Uzun yol
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder